Bu artık kahve değil, karakter geliştirmiş bir
mikroorganizma.
150 saat anaerobik fermantasyon mu?
Yani çekirdek, oksijensiz ortamda haftalarca “ben neyim, nereye gidiyorum?”
diye düşünmüş,
belki de enlightenment yaşamış.
Biz de şimdi onu fincana koyup “hımm floral” diyecekmişiz öyle mi? Bu
çilehanesine kapanmış, yanmış pişmiş ve olmuş şeyi tadıp, prime time’da
yayınlanan yemek programlarındaymış gibi ‘biraz meyvemsi, hm hm evet!’ dememiz
sence de bu çileye hakaret olmayacak mı?
Bu böyle bir şey değil.
Bu, 150 saat boyunca kendiyle baş başa bırakılmış bir varoluşsal krizin
sonucudur.
Carlos Arcila’nın gesha’sı, fermantasyon tankında yalnız kalınca içe dönmüş,
“Ben neden buradayım?” diye sormuş — cevabı da aromaya dönüşmüş.
Bak, bu çekirdek senin sabah ayılamadığın için içtiğin kafein bombalarından
değil.
Bu, kahveyle kişisel hesaplaşmanı başlatan,
“Ben bunca zamandır ne içiyormuşum?” dedirten şeylerden.
Ve e Devamını Göster