Bu kahve aslında 700 yıllık bir sır.
Ama biz bu sırrı çaldık, biraz kavurduk, biraz konuşturduk.
Karşında: geleceğe ışınlanmış bir Osmanlı şehzadesi.
Gelenekle büyümüş, ama Spotify’da Enya’dan sonra Burial dinleyen türden.
Bu Türk kahvesi, bildiğin “anne kahvesi” değil.
Ama annenin “hmm, değişikmiş ama güzel” diyeceği kadar da haysiyetli.
Fincana koyduğunda hala telve kıvamında oturuyor ama ağzında bildiğin gibi
dağılmıyor.
Çünkü biz onu eskiye sadakatle değil, yeniliğe merhametle işledik.
Tat profili?
Yoğun, tok, biraz bitter, biraz çikolata.
Sanki Topkapı Sarayı’nın mutfağında unutulmuş bir cezveyi
Loft dairede yeniden keşfetmişsin gibi.
İçtikçe sadece geçmişi değil, bugünü de anlıyorsun.
Hafızan geriye çalışıyor ama zihnin ileriye akıyor.
Yani evet, bu bir Türk kahvesi.
Ama biz onun sabah mahmurluğunu alan değil, akşam hayalini kurduran versiyonunu
yaptık.
O sabahları “bir kahve içip Devamını Göster